İçeriğe geç

Mustafa Kutlu hesap günü kaç sayfa ?

Mustafa Kutlu’nun “Hesap Günü” Kaç Sayfa? Bir Felsefi Okumanın İzinde

Bir filozof için bir eserin değeri, kaç sayfa olduğuyla değil, bir fikri kaç kez düşündürdüğüyle ölçülür.

Ancak yine de bu soru —“Mustafa Kutlu’nun Hesap Günü kaç sayfa?”— yüzeyde sayısal bir merak gibi görünse de, aslında derin bir varlık sorgusuna açılır. Kaç sayfa sorusu, bir anlamda “kaç hayat, kaç duygu, kaç sorgu sığar bir metne?” sorusunun sadeleştirilmiş halidir.

Kutlu’nun “Hesap Günü” eseri, yalnızca Türk hikâyeciliğinin değil, ahlaki düşüncenin de önemli duraklarından biridir.

Bu yazıda, eseri felsefenin üç büyük alanı —etik, epistemoloji ve ontoloji— üzerinden, bir düşünce haritası olarak okuyacağız.

Etik Açıdan “Hesap Günü”: Vicdanın Ekonomisi

Etik, doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün sınırlarını belirleme çabasıdır.

Kutlu’nun dünyasında bu sınırlar, soyut birer kavram değil; insan ilişkilerinin, toplumsal dönüşümlerin ve modernleşme sancılarının tam ortasında yaşanır.

“Hesap Günü”, bir roman olmaktan çok, ahlaki bir defter gibidir.

Her karakter, bir tercihin muhasebesini tutar; kimisi kendi iç sesiyle hesaplaşır, kimisi toplumun suskunluğuyla.

Burada ahlaki sorumluluk, yalnızca bireysel bir görev değil, kolektif bir varoluş biçimidir.

Kutlu’nun anlatısında mahşer, gelecekteki bir kozmik hesap değil, bugünün insani hesaplaşmasıdır.

Dolayısıyla etik boyutta soru şudur: “Kendi iç mahşerimizi yaşamadan evrensel adaleti anlayabilir miyiz?”

Epistemolojik Düzlem: Bilginin Kaynağı Vicdan mı, Akıl mı?

Felsefenin bilgi alanı olan epistemoloji, “ne biliyoruz?” ve “nasıl biliyoruz?” sorularına yanıt arar.

Kutlu’nun eserinde bilgi, sadece akılla değil, vicdanın sezgisel bilgeliğiyle de yoğrulur.

Bu noktada bilgi, Batı epistemolojisinin soyut akılcılığından farklı bir anlam kazanır; duyuların ve maneviyatın birleştiği bir “kalp aklı”na dönüşür.

Bir muhasebe memuru, bir esnaf ya da bir imam karakter üzerinden Kutlu, bize şunu sorar:

“Gerçek bilgiyi rakamlarda mı aramalıyız, yoksa vicdanın sessiz terazisinde mi?”

Bu soru, modern bilginin araçsallaşmasına bir eleştiridir.

Tıpkı Platon’un mağara alegorisinde olduğu gibi, insanlar gölgeleri gerçek sanırken; Kutlu’nun hikâyesinde “hesap” da çoğu kez gerçeğin değil, görünüşün ölçüsüne indirgenir.

Epistemolojik anlamda “hesap günü”, bilginin arınmasıdır — hakikatin ışığına çıkma çabası.

Ontolojik Boyut: Varlığın Hesabı

Ontoloji, yani varlık felsefesi, “ne var?” sorusunu sorar.

Kutlu’nun “Hesap Günü” eserinde bu soru, insana, topluma ve modern dünyaya yöneltilir.

İnsanın varlığı, artık doğadan ve maneviyattan kopmuştur; birey, “sistemin sayfasında bir veri”ye dönüşmüştür.

Kutlu’nun anlatısında varlık, yeniden anlam kazanma arayışındadır.

Köyden kente göç eden, ahlaki değerleri unutan, tüketimle tanımlanan insan, ontolojik bir boşluk içindedir.

“Hesap Günü” tam da bu boşluğu görünür kılar: insanın kendi varlığını kaybetme korkusu.

Burada sorulması gereken felsefi soru şudur: “Kendini kaybeden bir varlık, gerçekten hesap verebilir mi?”

Kutlu, bu soruya cevap vermez; ama okurunu cevabı kendi içinde aramaya çağırır.

Kaç Sayfa Sürer Bir Hesap?

“Hesap Günü” yaklaşık 120 sayfadır — kısa ama yoğun, sade ama derin.

Bu sayı, nicel bir bilgiden çok nitel bir çağrışım taşır.

Çünkü Kutlu’nun sayfaları, bir ekonomi tablosu gibi doludur:

Bir cümle, bazen bir ömrü; bir diyalog, bir toplumun vicdanını temsil eder.

Bir filozof için önemli olan, bu sayfaların bizi hangi düşünsel dönüşüme davet ettiğidir.

Kutlu’nun kalemi, bizi sarsmak için değil, yavaşlatmak için yazar.

Sayfa sayısı değil, sorgulama derinliği önemlidir; tıpkı bir düşünürün, “kaç kitap okudun?” yerine “hangi fikir sende kaldı?” diye sorması gibi.

Sonuç: Okurun İçinde Başlayan Hesap Günü

Mustafa Kutlu’nun “Hesap Günü”, modern insanın etik, epistemolojik ve ontolojik kriziyle yüzleşmesidir.

Bu eser, yalnızca bir hikâye değil; insanın kendiyle, bilgisiyle ve varlığıyla hesaplaşmasının metnidir.

Okura düşen görev, şu sorular üzerinde düşünmektir:

– Hangi bilgiyi gerçekten “bildiğimizden” eminiz?

– Varlığımızı hangi değerlere borçluyuz?

– Vicdan, aklın unuttuğu bir bilme biçimi olabilir mi?

Belki de asıl cevap şudur:

Mahşer bir gün yaşanacaksa, o gün değil; her gün yaşanıyordur.

Ve Kutlu’nun “Hesap Günü”, o günlük hesapların en insani, en derin kaydıdır — sayfa sayısıyla değil, düşündürdüğüyle ölçülür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betexper girişbetexpergir.net